NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ حَدَّثَنَا
ابْنُ أَبِي
فُدَيْكٍ
عَنْ
الضَّحَّاكِ
يَعْنِي ابْنَ
عُثْمَانَ
عَنْ أَبِي
النَّضْرِ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ
عَائِشَةَ
قَالَتْ وَاللَّهِ
لَقَدْ
صَلَّى
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
عَلَى ابْنَيْ
بَيْضَاءَ
فِي
الْمَسْجِدِ
سُهَيْلٍ
وَأَخِيهِ
(Hz.) Aişe'den demiştir
ki:
"Allah'a yemin
olsun ki Rasûlullah (s.a.v.) Beyda'nın iki oğlunun (yani) Süheyl ile kardeşinin
cenaze namazlarını mescitte kıldı."
İzah:
Müslim, cenâiz
Bu hadis-i şerif,
cenaze namazını mescitte kılmanın caiz olduğunu söyleyen İmam Şafiî ile İmam
Ahmed, İshak ve Maliki âlimlerinden İbn Habib'in delilidir. İmam Malik ile Ebû
Bekr es-Sıddık, Ömer, Aişe ve Nebi Efendimizin diğer hanımlarının da bu görüşte
oldukları rivayet edilmiştir. Fıkıh ulemasının pekçoğu da bu görüştedir.
Nitekim Said b.
Mansur'un rivayet ettiği, Hz. Ebû Bekr'Ie Ömer'in cenaze namazlarının mescitte
kılındığını ifade eden hadis-i şeriflerle İbn Ebî Şeybe'nin, Hz. Ömer'in Ebû
Bekir'in cenaze namazını mescidde kıldığını ifade eden hadis-i şerifler de bu
görüşü teyid etmektedir. İmam Ebû Hanife (r.a) ile İbn Zi'b ve İmam Malik'in
meşhur olan görüşüne göre cenaze namazını mescidde kılmak mekruhtur.
Delilleri ise
"Cenaze namazını mescidde kılan kimseye bir şey yoktur." mealindeki
3191 numaralı hadisi şeriftir. Bu görüşte olan mezkur âlimlere göre, mescidler,
farz namazlar ile farz namazlara tabi olan namazları ve nafile namazları
kılmak, zikretmek ve ilim öğrenmek için yapılmışlardır. Cenazenin mescide
sokulması ise mescidin cenazeden çıkacak kan ve benzeri pisliklerle
kirlenmesine yol açacağından, cenaze namazının mescidde kılınması mekruhtur.
Kudûrî şerhi, Lübab'da açıklandığına göre, Hanefîlere göre, cenaze namazının
mescidde cemaatle kılınması mekruhtur. Zahirürriva-ye'ye göre, bu mevzuda
cenazenin mescid içinde olması ile dışında olması arasında da bir fark
yoktur.[Abdü'l-Gani el Ganimi, el-Lübâb, I- 133.] ..
Bu görüşte olan
âlimlere göre, Rasûl-ü Zîşan Efendimizin el-Beyza (r.ha)' nın oğullarının
cenaze namazını mescidde kılması, özel bir olaydır. Bu bakımdan hükmü tüm
müslümanlara şâmil değildir. Çünkü Hz. Beyza'nın oğulları vefat ettikleri
zaman, Hz. Nebi mescidde itikafta bulunuyordu.
İbn Abidin, bu gibi mazeretlerin
bulunması halinde, cenaze namazını mescitte kılmakta asla kerahet olmadığını
söylerken, İmam Tahavî de cemaatin bir kısmının mescidde bir kısmının da cenaze
ile birlikte mescidin dışında bulunması halinde bunun, caiz olduğunu
şemsü'l-eimme'den iletmiştir. Nitekim bir önceki hadisin şerhinde
açıklamıştık.
Özürsüz olarak cenaze
namazını mescidde kılmak mekruh olduğu halde, Hz. Nebiin bazı cenaze
namazlarını mescidde kılması, bunun kerahetle caiz olacağını öğretmek
istemesiyle açıklanabilir. Nitekim Beyza'nın oğullarının cenaze namazını da bu
maksatla mescidde kılmaş olabilir. Binaenaleyh, Hz. Nebi'in bu cenaze
namazlarını mescidde kılması bu namazların mekruh olmasına mani değildir.
Eğer cenaze namazını
mescidde kılmak sünnet olsaydı, bu ashab-ı kiram arasında yerleşmiş
olacağından, onların Hz. Aişe'nin Hz. Sa'd b. Ebî Vakkas'ın cenazesinin
mescidde kılınması isteğine karşı çıkmamaları gerekirdi. Ayrıca 3189 numaralı
hadisin şerhinde ifade ettiğimiz gibi, Hz. Aişe'-nin cenaze namazının mescitte
kılınmasının caiz olduğuna örnek olarak .sadece Hz. Beyza'nın oğullarını
gösterebilmiş olması da Hz. Nebi devrinde cenaze namazlarının genellikle
mescid dışında kılındığını ve sünnet olan uygulamanın da bu olduğunu gösterir.
Hz. Ebû Bekir ile Ömer'in
cenaze namazlarının mescidde kılındığına, dair olan rivayetlere gelince, bu
hadislerde cenazelerin mescidin içinde bulunduğuna dair bir ifade yoktur.
Cenazelerin dışarıya konularak namazlarının içeride kılınmış olması ihtimali
olduğu gibi, bu iki halife üzerine Hz. Peygamberin hanımlarının da namaz
kılmalarına imkân vermek için, özel olarak onların cenazelerini mescide sokup
namazlarının orada kılınmış olması ihtimali de mevcuttur.